Gelenekten Gelecege, Yeni Olusum'dan Büyük Birlik Partisi'ne...
19 Agustos 1981 MHP DÂVÂSI Milliyetçi Hareket Partisi'nin '12 Eylül 1980 Darbesi'yle birlikte diger tüm partilerle birlikte kapatilmasinin ardindan, Ülkü Ocaklari'nin mensuplari da ayni akîbete mâruz kaldilar ve “MHP ve Ülkücü Kuruluslar Dâvâsi” dünyanin en önemli siyâsî dâvâsi olarak kayitlara geçti.
Dâvânin özellikle baslangiç gününde, tutuklularin hep bir agizdan okuduklari Istiklâl Marsi, o günlerde BBC radyosunun konuyla ilgili haberinin yorumu da “MHP Dâvâsi”ni özetler gibiydi:
"Devleti yikmakla suçlanan MHP'liler liderleri salona girdiginde hep birden ayaga kalkarak, ayni devletin Istiklâl Marsi'ni okudular, dünyanin en ilginç siyâsî dâvâlarindan birisi Ankara'da basladi..."
diyordu BBC spikeri ve tarihler 19 Agustos 1981'i gösterirken, o günden baslayan “MHP ve Ülkücü Kuruluslar Dâvâsi” 1990'li yillara kadar sürecek, Türkiye Cumhuriyeti siyâsî tarihine, hukuk tarihine, insan haklari ihlâlleri tarihine bir daha silinemeyecek izler birakacakti...
"Devleti yikmakla suçlanan MHP'liler liderleri salona girdiginde hep birden ayaga kalkarak, ayni devletin Istiklâl Marsi'ni okudular, dünyanin en ilginç siyâsî dâvâlarindan birisi Ankara'da basladi..." (BBC)
19 Agustos 1981 MHP ve Ülkücü Kuruluslar Dâvâsi'nin terekesi arasinda bu ülkeye dair çok önemli siyâsî belgeler, hayatlar, ölümler, iskenceler, idamlar vardi ve sonunda gerçeklesen, sanki aradan geçen on yil hiç bir sey ifade etmiyormus gibi beraatler, tahliyeler... Binlerce insanin tükenen yillari, onlarca insanin hayati, onbinlerce insanin istikbâli... Ülkücü Hareket'i diger siyâsî hareketlerden ayiran en önemli fark buydu; mücadele gelenekleri ve ödedikleri agir bedel, bugün bile tamamen telâfi edilmemis magduriyetler...
1983 Özal ve Dört Egilim
1983 yilinda darbe konseyinin seçimlere gitmesiyle birlikte disarida kalan Ülkücü Kadrolar yine siyâsetin vazgeçilmez elemanlari olarak yerlerini aldilar.
DPT müstesari Turgut Özal 'dört egilim' adini verdigi siyâsî olusumu agirlikli olarak Ülkücü Kadrolarla sekillendirdi. Siyâsî yasakli lider ve partilerden arta kalan kadrolarla ANAP'i kurdu ve karsisinda askerlerin destekledigi imajinin altinda kalan Turgut Sunalp'i ve Sosyal Demokrat Necdet Calp'i hezimete ugratarak % 40'lara yaklasan oy oraniyla tek basina iktidar oldu. Bürokraside kendisine yer bulan Ülkücü Kadrolar ve çevresinde yer alan liberaller ile yeni bir döneme imzasini atti Turgut Özal.
Özal ve Ülkücü Kadrolar
Ülkücü Hareket'in kismî kadrolari Özal ile birlikte para ile tanistilar, bürokrasi ile tanistilar ve tanistikça dünyanin aslinda ne kadar yasanabilir bir yer oldugunu kesfettiler. Onlar bu dünyayi kesfederken Mamak Cezaevi'nde hareketin kadrolari zulüm altinda yasamaga devam ediyordu.
Yasanan daginikligin telâfi edilmesi, beklenen tahliyelerin gerçeklesmesi ihtimaline yaslanmisti ve tahliyeler bir türlü gerçeklesmiyordu. Dolayisiyla insanlar kendilerine yeni yerler bulmuslardi ve yeni çevreler ediniyorlardi. Tespihin taneleri dagilmisti ve birbirinden bagimsiz alel'âde boncuklara dönüsmüstü... Bu arada kurulan Muhafazakâr Parti ve ardindan kurulan Milliyetçi Çalisma Partisi arzu edilen siyâsî toparlanmayi gerçeklestirememis, aksine iç tartismalari daha da arttirmisti.
Tahliyeler.. Muhsin YAZICIOGLU ve Toparlanma
Ülkücü Hareket'in bekledigi tahliye gerçeklesti ve Muhsin Yazicioglu 9 Nisan 1987'de tahliye oldu...
Nihayet beklenen gerçeklesti ve 1987 Haziran'inda MHP ve Ülkü Ocaklari'nin üst düzey yöneticileri tahliye edilmislerdi. Bunlar arasinda MHP Genel Baskani Alpaslan Türkes ve MHP'nin diger üst düzey yöneticileri ile Ülkü Ocaklari Genel Baskani Muhsin Yazicioglu ve Ülkü Ocaklari'nin diger üst düzey yöneticileri de vardi...
Ülkü Ocaklari Genel Baskani Muhsin Yazicioglu, cezaevinden tahliye edildigi günden itibaren, cezaevi magdurlari ve ailelerinin ihtiyaçlari karsilamaya yönelik hizmet vermek üzere kurulan Sosyal Güvenlik ve Egitim Vakfi'nin basina geçerek uzun yillar burada çalismalarina devam etti.
Siyâsî yasaklarin kalkmasiyla birlikte “Dedeman Toplantilari” adi altinda seri toplantilar yapan Ülkücü Kadrolar, bu toplantilardan müsterek bir karar çikaramadilar ve Milliyetçi Çalisma Partisi'nin Genel Baskanligi'ni Abdülkerim Dogru'dan devralan Alpaslan Türkes'in de politik hayati tekrar baslamis oldu.
Uzun süre aktif politikanin içine girmeyen ve vakif çalismalarina devam eden Muhsin Yazicioglu, tabandan gelen yogun baskilar neticesinde Milliyetçi
Çalisma Partisi'ne girdi ve 1991 yilindaki seçimlerde Milliyetçi Çalisma Partisi-Refah Partisi-Islahatçi Demokrasi Partisi ittifak yaparak girdikleri seçimlerden MÇP olarak 19 milletvekili çikartarak TBMM'ye girdiler...
Kisa süre sonra kendi yoluna ayrilan bu ittifakin unsurlari 12 Eylül'den sonra tekrar TBMM'ye girerek, darbenin getirdigi siyâsî yasaklarin komedisini de ortaya koymuslardi...
9 yil Sonra Tekrar TBMM ve Milliyetçi Hareket'te Siyasi Kirilmalar
Bu dönem Ülkücü Hareket için önemli bir kirilma noktasina gebeydi. Çünkü Milliyetçi Çalisma Partisi'nin bu dönemde farkli siyâsetler takib edecek ve MHP'nin bugün son kertesine ulastigi “uzlasma stratejisi”nin ilk örneklerini verecekti.
DYP-SHP Hükümeti'ne verilen hadsiz-hudutsuz destek, Milliyetçi Hareket'in otuz yillik siyâsî birikim ve geleneklerini hiçe sayan, ülkücü dünya görüsünün tüm dinamiklerini gözardi eden, SHP'nin içinde barindirarak Meclis'e tasidigi HEP'in TBMM'de sergiledigi tavirlar karsisinda bile sesiz kalan, Çekiç Güç oylamalarinda sürekli 'evet' oyu veren bir MÇP icrâati söz konusuydu.
Icrâci bakanliklarin SHP'ye verilmesi, HEP'in SHP eliyle iktidara tasinmasi ve hükümet programinin görülmeden, incelenmeden hükümete güvenoyu verilmesinin kararlastirilmasi gibi pek çok sebeple, MÇP içerisinde kriz yasandi.
Alpaslan Türkes sorgusuz-sualsiz hükümete güvenoyu verilmesini istiyordu. Muhsin Yazicioglu, Esat Bütün ve Saffet Topaktas hükümete güvenoyu vermediler. Iç tartismalarda 15 milletvekili güvenoyunun aleyhinde, 3 milletvekili ise lehinde oy kullanilmasindan yana idi. Buna ragmen hükümete güvenoyu verilmisti.
Hükümet aleyhinde TBMM kürsüsünden konusma yapilmamasinin bile karara baglandigi bir TBMM dönemi yasaniyordu. TBMM'nin gündemine gelen her meselede iki farkli görüs çikiyor, oylama zamani geldiginde gelen talimatlar devamli milletvekillerinin çogunluk kararlarinin aksine kararlari dayatiyordu.
Süleyman Demirel'in ricalari partinin dünya görüslerini, ilkelerini askiya alabiliyordu. Taban, TBMM'de yasanan ilkesizlikten ve verilen tavizlerden oldukça rahatsizdi ve giderek baska yapilanmalara kayiyordu. Buna ragmen parti içindeki dayatmaci politikalar devam ediyordu.
Il kongreleri sonuçlarina göre, genel merkez tarafindan feshediliyor, teskilatlar tabanin istemedigi kadrolara teslim ediliyordu...
Siyâsî Kirilmalar Siyâsî Ayriliga Dönüsüyor...
Parti içindeki fikir ayriliklari açiga çikmisti. Muhsin Yazicioglu, taban ve gençlik teskilatlari bir taraf, Parti'nin üst yönetimi bir taraf olarak farkli görüsleri temsil ediyordu.
Bu arada cezaevinden çikan ve tahliyelerden sonra da disarida yayin hayatina devam eden Bizim Dergah Dergisi'ne yapilan silahli saldiri olayi
bardagi tasiran son damla oldu ve gerginlik gittikçe artti.
Dergi'ye yapilan baskindan sonraki gün, bir basin toplantisi yapildi. Basin toplantisinda Muhsin Yazicoglu:" Ülkücünün ülkücüyü vurmasini tesvik edenlerle bir arada beraber olmak artik mümkün degildir " dedi.
Bütün bunlar olurken Istanbul'da olan Alpaslan Türkes defalarca arandi, görüsülmek istendi, fakat, hiç bir görüsme talebine cevap vermedi. Hatta Istanbul'dan basina demeç verdi:" Duyduguma göre bu milletvekili arkadaslar partiden ayrilacaklarmis, hayirlisi olsun " dedi.
Fikir endisesi, siyâset ahlâki kalmamis, firsatçi bir mantigin kendi firsatçi ve dayatmaci görüslerini silahla kabul ettirmege çalistigi bir zeminde bu siyâsî mantik ile birlikte siyâset yapma imkâni kalmamisti ve Muhsin Yazicioglu: " Madem ki isler silahla çözülecekti, biz de tokadi yediginde gidecek insanlar olmadigimiza göre ve çarpisan iki kristalden birisi kirilacagina göre, hiç kimsenin kirilmasini istemedik, o zaman siz firsatçi görüs ve siyâsî anlayisinizla kendi yolunuza, biz de idealist düsüncelerimizle kendi yolumuza " dedi...
… ve YENI OLUSUM...
Bu karar ile birlikte 7 Temmuz 1992 Pazar günü saat 14.00'da Ankara'da Maltepe Dügün Salonu'nda, Muhsin Yazicioglu, Ökkes Sendiller, Ismet Gür, Saffet Topaktas, Ahmet Özdemir, ve Esat Bütün'ün içinde yer aldigi 6 milletvekili, baskanlik divani üyeleri, birçok il, ilçe ve belde teskilat baskanlari, üst düzey yöneticileri, Bizim Ocak Dergisi'ni çikartan kadro ve Türkiye'nin bir çok yerinde bulunan Bizim Ocak Dergisi temsilcilerinin de istifasiyla baslayan Muhsin Yazicioglu önderligindeki hareket, binlerce ülkücünün katilimiyla MÇP'den ve Bizim Ocak'tan ayrildiklarini bir bildiri ile istifa kararlari açiklandi.
“Türk Milleti'ne Beyanname” baslikli bu bildirinin dagitildigi toplantida ayrica 'Millî Mutabakat Çagrisi' baslikli bir bildiri de okunarak yeni bir siyâsî olusum baslatilmis oldu.
'Millî Mutabakat Çagrisi'nin yayinlanmasiyla IDP'den Kahramanmaras Milletvekili ve Genel Baskan Yardimcisi Recep Kiris, MKYK üyeleri ile il ve ilçe yöneticilerinden olusan bir grup da harekete katildi. Bu hareket, siyâsî çevreler tarafindan da 'Yeni Olusum' adiyla kabul gördü.
'Yeni Olusum' hareketi mensuplari Türkiye'yi karis karis gezerek halka MÇP'den ayrilislarinin gerekçelerini açikladilar. “Yeni Olusum” adiyla anilan hareket önce bir merkez binasi arayisi içindeydi. O dönemleri Muhsin Yazicioglu söyle anlatiyor:
" O zamanlar bina ariyorduk. Çalismalarimizda kullanabilecegimiz bir yere siddetle ihtiyacimiz vardi. Arkadaslarimiz bugün de genel merkez olarak kullandigimiz yeri bulmuslar. Gittik baktik. Büyük bir binaydi. Ben kiralanmasina karsi çiktim. Bize daha küçük bir yer yeter diye düsünmüstüm. Arkadaslarimiz da büyük bir yer tutalim, daha rahat çalisma ortami olur dediler. O zaman, bana güveniyorsaniz ve diyorsaniz ki, Muhsin Baskan'da para vardir, yanilirsiniz. Çünkü su anda cebimde sekiz milyon lira var. Bu parayla da bu ise giremem. Arkamda ne bir ticarî baglantim var, ne de baska bir gelirim var. Arabam var ortada (Dogan marka bir araba) istiyorsaniz onu satalim, ama ülkeyi nasil dolasacagiz? dedim. Ne lazimsa onu biz yapariz
dediler ve hep birlikte yollara döküldük ...".
“Yeni Olusumun”un Siyâsî Karar Kurultayi ve Partilesme Karari
Alti ay süren yurt seyahatleri, sayisiz toplantilar, istisâreler, pek çok grup ve mesrep ile yapilan görüsmeler neticesinde, 16 Aralik 1992 Pazar günü, Ankara'da, Yükselis Koleji Spor Salonu'nda tarihî 'Karar Kurultayi' gerçeklestirildi.
Aralik ayinin yogun kar yagisi altinda Türkiye'nin her yerinden onbinlerce insanin katilimi ve illerde olusturulan geçici delegasyonun da hazir bulundugu toplantida siyâsî ayriliklar ve alti aylik istisare toplantilarinin neticesi konusuldu. Bu kadar yüksek bir katilim, günün tüm siyâsî çevrelerini hayret içinde birakmisti.
Kurultayda bir 'Sivil Inisiyatif Programi' teblig edildi. Kurultay sonunda partilesme karari alindi ve hemen partilesme çalismalari basladi.
27 Aralik 1992 günü yapilan istisâri toplantida partinin ismi 'Büyük Birlik Partisi' ve amblemi de 'Hilâl Içinde Gül' olarak karara baglandi.
BÜYÜK BIRLIK PARTISI'nin Kurulusu
29 Ocak 1993 tarihinde “Büyük Birlik Partisi” kuruldu. Büyük Birlik Partisi'nin kurulmasinin ardindan MÇP Genel Merkezi kaynakli yogun bir iftira kampanyasi baslatildi.
BBP Genel Baskani Muhsin Yazicioglu ile röportaj yapan, BBP'nin haberini yayinlayan basin organlarina baskilar uygulandi. Bu dönemde BBP'nin yayin yapabilecegi iki yayin organi vardi. Birisi siyâsî ayriliklarin hemen akabinde tercihini Muhsin Yazicioglu'ndan yana koyan Bizim Ocak Dergisi'nin yayin ekibinin hemen tamami idi. Bu ekip ayriliklardan sonra Nizam-i Alem Dergisi'ni çikartarak gençlik teskilatlanmasini da yürütmege basladi. Yurdun her yerinde Nizam-i Alem Dergisi temsilcilikleri açildi. Bir süre sonra da Yeni Hafta ismiyle haftalik gazete yayinina basladi.
Büyük Birlik Partisi'nin kurulmasindan hemen sonra, yaklasan 27 Mart Mahalli Seçimlerine katilabilmek için gerekli olan teskilatlanma baraji kisa sürede asildi. 31 Temmuz 1993'de I.Olagan Kurultayi Ankara Atatürk Spor Salonu'nda Türkiye'nin dört bir yanindan gelen yaklasik 10.000 partilinin katilimiyla büyük bir coskuyla yapildi.
BBP'nin Ilk Seçimi
27 Mart 1994 Mahalli Seçimleri'ne 238 yerde aday göstererek giren Büyük Birlik Partisi, Il Genel Meclisi''nde de yüzde 1.3 oy aldi. Kazanilan 11 belediye baskanligi daha sonraki katilimlarla 29'a çikti.
ANAP'la Ittifak ve BBP'nin Ikinci TBMM Dönemi
24 Aralik 1995'te yapilan Milletvekilligi Genel Seçimleri'nde ANAP'la yapilan ittifakla 'Büyük Birlik Partisi' 7 milletvekiliyle TBMM'ye girdi.
24 Mart 1996'da Yükselis Koleji Tesislerinde 20.000 kisinin katilimiyla yapilan II.Olagan Büyük Kurultay'da Muhsin Yazicioglu ikinci kez Genel Baskan seçildi.
ANAP'in Yozgat Milletvekili Ismail Durak Ünlü'nün de katilimiyla BBP'nin TBMM'deki milletvekili sayisi 8'e yükseldi.
III.Olagan Kurultay 26 Nisan 1998 tarihinde Atatürk Kapali Spor Salonu'nda yapildi. Onbinlerin sigmadigi ve hemen bütün siyâsî partilerin üst düzey yöneticilerinin de katildigi kurultaya tek aday olarak giren Muhsin
Yazicioglu üçüncü kez 'Büyük Birlik Partisi Genel Baskanligi'na seçildi.
Refahyol Hükümeti'ni kurulus asamasinda disardan destekleyen Büyük Birlik Partisi, memur zamlarinda siniflararasi haksizlik yapilmasi sonucu 15 Ocak 1998'de bir bildiri ile destegini çektigini ilan etti.
18 Nisan 1999'da yapilan Mahalli Idareler ve Milletvekilligi Genel Seçimleri'ne giren Büyük Birlik Partisi, ülke genelinde %10'luk baraji asamadigi için TBMM'ye giremedi. Büyük Birlik Partisi bu seçimlerde 25 Belediye Baskanligi, 9 Il Genel Meclisi üyeligi ve 261 Belediye Meclisi üyeligi kazandi.